Sayfa 33 -
$ DOLAR → Alış: 34,24 / Satış: 34,37
€ EURO → Alış: 36,91 / Satış: 37,05

Koronavirüs bize neler öğretti?

Raşit Doğan
Raşit Doğan
  • 19.04.2020

… Korku, endişe, kaygı, bazen heyecan, umut, zaman zaman boş vermişlik… Hemen her gün, her saat farklı ruh hallerine bürünebiliyoruz koronavirüslü günlerde.

Hani biraz normale döndüğümüzde işin geyiğini yapabiliyor ya da ciddiyetle ele alabiliyoruz mevzuları…
Mesela şu aralar bu bela virüs hayatımıza neler kattı? İnsanlığa, insanlara olumlu getirileri oldu mu?.. Bunları soruyor, sorguluyoruz.

Sahi. Koronavirüs bize neler öğretti?

İlgilendiğimiz, zevk aldığımız, dahil olduğumuz pek çok şey aniden yok oldu, değerini kaybetti. Tıpkı konulduğu basamakta bir sayı değerinin olmayışını temsil eden sıfırın matematikteki etkisi gibi; virüs de hayatımızda yokluk, olmayış yarattı. Belki zaten var olan ama göremediğimiz boşluğu gösterdi. Varlığımızdaki eksik kısmı, değerli sandığımız şeylerin hiçbir değerinin olmadığını…

Sanırım en başta nefes almanın, virüs yokken ki hayatımızın hiç de şikayet edilir yanlarının olmadığını öğretti.
“Yokluk” kavramının hayatın özü olduğunu öğretti sonra. Sevdiğine sarılmak, dokunmak çok çok değerliymiş; sıradan, formaliteden değilmiş, öğrendik.

Dışarıda özgürce dolaşmak, gezmek zannettiğimizden de önemli bir yer kaplıyormuş hayatımızda…

Yaşadığımız, hayatımıza anlam katan varlık ışığının frekansının derece derece düşerek en dibe kadar inmesine benziyor. Bu en dipte insan davranışları da değişiyor, elbette. Yalnızlığın daha doğrusu yaşlılıkta yalnızlığın çok zor olduğunu göstermiştir. Aile olmanın değerini tekrar arttırmıştır. Evliliğe negatif bakan bir çok insanın biraz oturup düşünmesi gerektiğini göstermiştir sanırım… (Göstermiş midir ki? Bu tartışılır belki)

İnsanları seslerin yorduğunu. Metropollerin gürültüsünün ne kadar yıpratıcı olduğunu öğretti. Sokakta çıt yok. Araba sesi, korna, bağıra bağıra konuşan insanlar, iş makineleri vs. çıt yok. Hava temiz. Sessiz her yer. Tıpkı köy gibi. Köye gidince gelen rahatlık burda da olabilirmiş. Taşranın ferahlığı sadece doğasından değil, tenhalığından ve sessizliğindenmiş. Kalabalık insanı fena yoruyormuş. Gerçek buymuş, öğrendik.

Başka neler öğrendik? Sağlıklı yaşamın ve hijyenin önemini, evdeki erzakları ekonomik olarak harcama, kullanma, minimalist yaşamın değerini misal…

Aşkı, sevgiyi, iyiliği, sadakati hayatı paylaşmayı hatırlattı ve de öğretti değil mi? Pamuk gibi, şeker gibi bir insanlar olduk.

Milyonluk apartman dairesi yerine bahçeli bir evin en büyük zenginlik olduğunu da öğretmedi mi?

Hiçbir şey öğrenemediysek, evde yemek yapmayı öğrendik, bu da var.

Var da var tabii de; şunu unutmamak gerekir ki: Hiçbir şey bundan sonra eskisi gibi olmayacak (en azından uzunca bir süre) orası kesin. Sağlığın ne kadar önemli olduğunun, düzenin, nizamın, kuralların ne denli gerekli olduğunun bilincine varalım. En önemlisi de doğaya sevgiyle sarılalım, koruyalım. Çünkü bir şekilde intikamını alıyor. Sevgiyle, sağlıkla…

YAZARIN SON YAZILARI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ