Sayfa 33 -
$ DOLAR → Alış: 35,40 / Satış: 35,55
€ EURO → Alış: 36,31 / Satış: 36,46

Perran KUTMAN

Baha Akıner
Baha Akıner
  • 01.12.2020
Perihan Abla’nın,
Perihan Abla’sı;
Ah Neriman’ın,
Neriman’ı;
Şehnaz Tango’nun;
Şehnaz’ı…
Hepimizin Sevgi’lisi, annesi, kardeşi, ablası…
Gırgıriye’nin Sabayat’ı,
Hayat Bilgisi’nin Afet Hoca’sı,
Hababam Sınıfı’nın Hürrem Hoca’sı;
Türkiye’nin gözbebeği,
Perran KANAT,
Hani o bilinen ismiyle Perran KUTMAN,
71 yaşında…
Bu bir;
Gülüşünden,
Konuşmasından,
Her halinden-her tavrından,
Sıcacık hissettiğimiz,
Bir yürek insanının,
Türkiye’nin Perran KUTMAN’ının,
Hayat hikâyesidir dostlar…
Bu bir;
İnsana,
İnsanına duyduğu Sevgi’yle beslenen,
Bir Aşk hikâyesidir aynı zamanda…
**********
30 Kasım 1949’da,
İstanbul Aksaray’daki 11 odalı bir konakta,
Rıdvan Bey’den oldu!.
Sabriye Hanım’dan doğdu…
30 Kasım 1949,
Demiştim ya!.
Çarşamba…
Zaman, akşam olmakta!.
Yine sancıları sıklaşır Sabriye Hanım’ın.
3 gün, 3 geceden beri sancı çeken,
Sabriye Hanım yine çağırtır ebeyi…
Bu öyle bir sancı,
Öyle bir sancıdır ki;
“Bir doğsun, yüzüne tokat atacağım!.”
dedirtecek kadar…
Ebe gelir.
“Vaktidir!.” der.
“Kızım, müjde!. Vaktidir!…”
Sular kaynatılır.
Nurtopu gibi bir kız çocuğu…
Sabriye Hanım yanakları pembe pembe,
Gururlu!…
Ebe hanıma bakar!.
Gülümseyerek,
Minnetle,
Teşekkür niyetine!…
Rıdvan Bey ile Sabriye Hanım,
Kızlarına;
“Pervane” anlamına gelen,
“Perran” adını verirler…
Koca konakta,
Hiç arkadaşı yoktur Perran’ın…
Ama Sevgi!.
Sevgi dolu bir aileydi O’nunkisi
ve ne çoktu birbirlerine duydukları Sevgi!…
Arkadaşları yoktu ama oyuncakları vardı!.
Birçok oyuncağı…
Çocukluğu;
Oyuncaklarını dillendirmeyle,
Taklitlerle geçti!…
Buydu O’nun,
Çocukluğundan beslendiği!…
**********
Sabriye Hanım;
Kendini yetiştirmiş, aydın bir kadın.
İETT muhasebesinde çalışıyordu.
Bir yandan da kadın mecmuası çıkarıyordu…
Rıdvan Bey ise, Milli Eğitim Basınevi Müdürü…
Minik Perran;
İlk göz ağrılarıdır,
El bebek-gül bebek,
Sevgi’yle büyür!…
Dedik ya!.
Oyuncakları çoktur diye…
Aile;
Terbiyesi bozulmasın diye,
Sokağa yollamaz Perran’ı…
Oyuncaklarla büyür…
Yıllar sonra bu günlerini,
“Masanın bacaklarıyla konuşurdum”
İtirafıyla anlatır hatta…
Perran, evde hep taklitler yapar.
Başarılıdır da…
Annesi,
Perran’ın yeteneğini keşfeder…
Ailecek;
Konservatuara,
Gitmesi gerektiğine karar verirler…
İstanbul Belediye Konservatuarı’na kaydolur…
**********
Çocukluğunu kendi ağzından dinleyelim:
“Ailenin prensesiydim.
Yaşgünlerim büyük eğlencelere sahne olurdu…
Eniştem ûdi olduğu için de;
Selahattin PINAR’a kadar,
Pek çok ünlü sanatçı gelir,
Benim doğum günümün şerefime,
Çalıp eğlenirlerdi…
Ben 8 yaşındaydım!.
Annem Sabriye Hanım’la,
Babam Rıdvan Bey ayrıldılar…
İlk annemsiz doğum günümü unutamam…
Pastamın mumlarını üflerken,
Gözyaşlarına boğulmuştum…
Ancak her ikisi de medeni insanlardı
ve sonra çok iyi arkadaş oldular…”
**********
Minik Perran;
Kâh masanın bacaklarıyla,
Kâh oyuncaklarıyla konuşarak,
8 yaşına kadar gelmişti…
Bu yaşta,
Anne ve babası boşandılar.
Ama hiçbir zaman birbirlerine küsmediler…
Perran’la ilgili bütün kararları,
Ortaklaşa almaya devam ettiler…
Perran, babaannesinde kalmaya başlamıştı…
15 yaşına gelene kadar,
Babaannesinin koynunda uyudu…
Birbirlerine ölesiye düşkünlerdi
ve çok Sevi’yorlardı…
Babaannesinin tüm hayâlleri,
Hep Perran üzerine kuruluydu…
Perran’ın hayatındaki Sevgi,
Olabildiğince yoğun haliyle devam etmekteydi…
**********
Konservatuar yıllarını
ve ilk kez sahneye çıkma heyecanını,
Şöyle anlatır Perran KUTMAN:
“İstanbul Belediye Konservatuarı’nın sınavındayım.
Heyecanlı ve telaşlıyım…
Dram oynadım sözde!.
Ama çok iyi hatırlıyorum;
Yıldız Hoca (KENTER),
Ayağını yere vura vura gülüyordu bana…
‘Han Duvarları’ Şiir’ini okuyacağımı söyleyince,
‘Sakın’ dedi…
Bilirsiniz çok uzun bir Şiir’dir o…
‘Bir tirat’ dedi!.
“Sadece bir tirat!…”
‘Evet, çirkinim!.’ dedim ve takıldım kaldım…
Neyse ki;
Attırdığım kahkahalar sayesinde,
Girdim konservatuara…
Konservatuarda ilk kez sahneye çıkacağım!.
“Kurban” oyunu var.
Ben de korodayım.
Kara çarşaflı kızlardan biri olarak.
Hiçbir yerim görünmüyor…
Anneannem; beraber getirdiği arkadaşlarına,
“Torunum efendim!”
diyerek benimle gurur duyuyor…”
**********
1967’de konservatuardan mezun oldu…
Hemen ardından da,
“Ulvi URAZ Tiyatrosu”nda sahnedeydi.
Burada da oyunculuk sınavını geçmişti…
Perran’ın gözünde Ulvi URAZ,
Mükemmel bir hocaydı…
O’ndan; sahne tahtasına,
Saygı duymayı öğrendi…
1969’da “Nisa SEREZLİ”,
1973’te “Sezer SEZİN”
Tiyatro topluluklarında çalıştı…
1972’de;
Aynı sahneyi paylaştığı,
Hüseyin KUTMAN ile evlendi…
Ve tüm Türkiye O’nu;
Bu soyadından,
Perran KUTMAN olarak tanıyacaktı…
Hüseyin KUTMAN, 42 yaşındaydı.
Aralarındaki bu yaş farkı,
Evliliklerinin 7 yıl sürmesine neden oldu.
1979’da boşandılar.
Bu ayrılığın üzerinden birkaç ay geçmişti ki;
Gazetelerde,
“Oyuncu Perran KUTMAN ile
Yazar Engin ARDIÇ nişanlandı…”
haberleri verildi…
Ancak bu nişan, evlilikle sonuçlanmayacaktı…
Perran, nişanını yeni atmış bir kadındı
ve hayatının Aşk’ı
“Koral SARITAŞ” ile çok geçmeden tanıştı…
1980’de “Müjdat GEZEN” ile,
Yolları kesişti…
Müjdat GEZEN ile,
Miyatro adını verdikleri bir tiyatro kurdular…
Burada Marşantiz adlı bir müzik grubu vardı
ve Koral, bu grubun davulcusuydu…
Büyük Aşk’tı onlarınki;
Daha ilişkilerinin bir yılı dolmadan,
26 Kasım 1980’de,
Nikâh masasına oturdular…
**********
40 yılı doldurdukları evliliğini
ve ömürlük Aşk’ını,
Şöyle anlatır Perran KUTMAN:
“Aşk gidiyor; ama bitmiyor.
Köklü bir Sev’giye dönüşüyor…
Aşk, küçük heyecanlardır.
Halbuki Sevgi, çok köklü ve vazgeçilmezdir…
Koral’ı kaybetmekten korkarım.
Büyük ihtimalle,
O da beni kaybetmekten korkuyor…
Bizde artık hayat arkadaşlığı başladı.
Onun hissi de bambaşka…”
**********
Hayatını ise şöyle:
“Seyirci beni,
Hep ailesinden biri olarak kabul etti…
Göz hizasında baktı bana.
Yüksekte değilim onlar için.
Tabii bu da büyük sorumluluk yüklüyor…
Hayat o kadar kısa ki!.
Hiçbir şeye değmiyor!…
Hele kötülük yapmaya, hiç…
Hayatımda dargın olduğum kimse olmadı…
Bana ne yapılırsa yapılsın;
O’nun adına,
O’nu affedecek bir özür buluyorum ben…
Beynim her zaman; iyiliği, iyiliğe bağlıyor.
Kötüyü ve kötülükleri ayıklıyor…
Ayrıca Perran KUTMAN da,
Perran’ı çok Sev’iyor…
Perran çok iyi bir insan,
O’nun üzülmesini de istemiyorum…”
**********
Hayatı;
Başarılarla
ve ödüllerle geçti Perran KUTMAN’ın…
Türkiye’nin komedi dalında yetişen,
En büyük sanatçılarından biridir…
Kâh Perihan Abla oldu!.
Kâh Neriman!…
Kâh Sabayat oldu!.
Kâh Şehnaz!…
Kâh Afet Hoca oldu!.
Kâh Hürrem Hoca!…
Ama hep bizden oldu!.
Hep ve daima,
Sanki aileden…
Güldürdü her haliyle,
Büründüğü karakterlerle!…
Sıcacık etti yüreğimizi.
Hep ve daima, ruhumuza dokundu…
Bir Perran KUTMAN geçti bu coğrafyadan!…
Doğum günün kutlu olsun!.
İyi ki doğdun,
İyi ki varsın Perran KUTMAN…
YAZARIN SON YAZILARI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ