Salgın nedeniyle 200 bin personel gemilerde mahsur kaldı
Denizcilik sektörünün önemli isimlerinden Harun Şişmanyazıcı, dünya çapında korona virüs salgınına karşı alınan önlemler nedeniyle gemilerde yaklaşık 200 bin personelin mahsur kaldığını söyledi.
Yapılan çalışmalar sonucu gemi personelinin en geç ağustos ayı içerisinde gemiden ayrılmalarının sağlanacağını belirten Şişmanyazıcı, Covid-19 pandemisinin neden olduğu krizi ise “Geleceği kestirmekte son derece zorlandığımız bir kriz yaşıyoruz” şeklinde değerlendirdi.
Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO), Denizcilik ve Kabotaj Bayramı dolayısıyla düzenlediği video konferansta, denizcilik sektörünün önemli isimlerinden Harun Şişmanyazıcı ile denizcileri sanal ortamda buluşturdu. MDTO’nun düzenlediği video konferansa konuşmacı olarak katılan Şişmanyazıcı, pandemi sürecinde ve yakın gelecekte küresel ekonomi ve deniz taşımacılığının durumu hakkında detaylı açıklamalarda bulundu.
“Bugünkü kriz, dünyanın gördüğü tüm krizlerden farklı”
Dünyanın, 1929 buhranı, 2009 krizi, petrol krizleri, Uzakdoğu krizi gibi birçok kriz gördüğünü belirten Şişmanyazıcı, Covid-19 pandemisi nedeniyle bugün yaşanan krizin diğerlerinden çok farklı olduğunu, her şeyin bir anda yaşandığını vurguladı. Şişmanyazıcı, bu krizin üretimin aksaması ve azalması nedeniyle bir arz krizi; insanların izole olmasına, sadece zaruri ihtiyaçlar için talepte bulunulmasına ve ekonominin kapanmasına bağlı olarak bir talep krizi olduğunu ifade etti. Talebin olmayışının dezenflasyona neden olabileceğine işaret eden Şişmanyazıcı, ancak aynı zamanda ihtiyaç duyulan gıda maddelerinde ya da temininde zorluk çekilen mallarda da enflasyon görüldüğüne ve işsizliğin arttığına dikkat çekti. Piyasanın volatil (oynak) olduğunu ve sözle yönlendirmelerden çok etkilendiğini belirten Şişmanyazıcı, “Geleceği kestirmekte son derece zorlandığımız bir kriz yaşıyoruz” ifadesini kullandı.
Deniz ticaret sektöründe segmentlerde bir homojenite olmadığını belirten Şişmanyazıcı, 2020 yılında global deniz ticaretinin ton-mil olarak yüzde 5, miktar olarak yüzde 6 daralacağı beklentisinin bulunduğunu, bu daralmanın büyük kısmının yılın ilk 6 ayı içerisinde yaşandığını ve bundan sonraki dönemde durumun iyileşebileceğinin beklendiğini kaydetti.
IMF, Dünya Bankası ve OECD’nin 2 ay önce yayınladığı ekonomik raporların nisan ayında revize edildiğini kaydeden Şişmanyazıcı, “Merkez bankaları ve uluslararası kuruluşlar, 2020’yi kötü, 2021’i iyi olarak değerlendiriyorlar, ancak yine de 2021 için beklentilerini aşağı doğru revize etmeye başladılar” diye konuştu.
Deniz taşımacılığının son 10 yıldır temel sorununun “arzın talep karşısında fazlalığı” olduğunu vurgulayan Şişmanyazıcı, bu durumun hemen tüm segmentlerde görüldüğünü söyledi.
“200 bin gemi adamı gemilerde mahsur kaldı”
Covid-19’un armatörleri ve gemi adamlarını da etkilediğini dile getiren Şişmanyazıcı, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, dünya çapında salgına karşı alınan önlemler nedeniyle gemilerde yaklaşık 200 bin personelin mahsur kaldığını söyledi. Şişmanyazıcı, bir gemicinin hukuken 11 aydan fazla gemide kalamayacağını, aksi halde bıkkınlık ve yorgunluğa bağlı hataların ve o hatalara bağlı olarak can ve mal emniyetini tehdit eden sonuçların ortaya çıkabileceğini ifade etti.
“En geç ağustos ayında gemiden ayrılmaları sağlanacak”
Salgına karşı alınan önlemler nedeniyle kontratları sona erdiği halde gemi adamlarının gemiden ayrılamadığına dikkat çeken Şişmanyazıcı, söz konusu gemi personelinin gemide kalmaktan çok böylesi bir kriz ortamında ailelerinin yanında olamamaktan ve onlara yardım edememekten sıkıntı duyduklarını anlattı. Şişmanyazıcı, “Denizcilik örgütlerinin; konsolosluklar, elçilikler ve bakanlık ile yürüttüğü çalışmalar neticesinde gemi personelinin en geç ağustos ayı içerisinde gemiden ayrılmaları sağlanacak. Bunun için gereken önlemler alındı” dedi.
“Ülkede yetişmiş gemi adamı olmadığı için kabotajın ilanından sonra da bir süre yabancı şirketlere izin verildi”
Video konferansın son bölümünde Kabotaj Kanunu ve kabotaj taşımacılığına ilişkin bilgiler aktaran Harun Şişmanyazıcı, 14. yüzyılın ortasından itibaren yabancı devletlere verilen imtiyazların Osmanlı İmparatorluğunun çıkarlarına uygun olduğunu, ancak gerileme döneminde durumun tersine dönerek kapitülasyonların Osmanlı’nın aleyhine işlediğini anlattı. Şişmanyazıcı, verilen imtiyazlar nedeniyle Osmanlı İmparatorluğunda deniz ticaretinin daha çok yabancılar tarafından yapıldığını, bu yüzden ülkede yetişmiş gemi adamı bulunmadığını dile getirdi. Bu nedenle Kabotaj Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra da bir süre; yüzde 5 navlun vergisi vermek, gemilerde yerli kömür kullanmak ve sadece İzmir ve İstanbul değil, eşit oranda güney sahillerine de hizmet vermek koşuluyla 8 yabancı şirkete deniz taşımacılığı konusunda birer yıllık izin verildiğini anlatan Şişmanyazıcı, sünger çıkarma işinin ise Rumlarla ortak yapılmasına müsaade edildiğini söyledi. Şişmanyazıcı şöyle devam etti:
“O günlerden bugüne geldiğimizde görüyoruz ki, dünyanın birçok yerinde bayrak dalgalandıran ve yatırım yapan, Amerika, İspanya, Norveç ve Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere dünya üzerinde birçok ülkede yük ve yolcu limanı, marina işleten, dünyanın ikinci büyük konteyner firmasına ortak olan, iflas etmeden önce yine dünyanın önemli bir tersanesine finansal destek sağlayan müteşebbis ve varlık yöneticilerine sahip bir ülke haline gelmişiz.”
“Filomuzu büyütmeli, navlun gelirlerimizi navlun giderlerimizin üstüne çıkarmalıyız”
Türkiye’de kabotaj hattı yük taşımacılığının yüzde 6,4’ünün, yolcu taşımacılığının ise yüzde 0,5’inin denizyolu ile yapıldığı bilgisini veren Şişmanyazıcı, denizyolunun belli şartlarda ekonomik bir taşıma modu olduğunu belirterek, “Denizyolu ancak bin 500 kilometre ve 600 mil mesafeden sonra cazip bir taşıma şekli olabilir. Ülkemizde dağınık bir yerleşim var ve taşıma mesafeleri 400 ve 600 kilometre arasında değişiyor. Bu mesafelerde denizyolu, karayolu ile rekabet edemez. Ülkemizde karayolu taşımacılığımıza ve alt yapı yatırımlarımıza verdiğimiz ağırlık karşısında, yük cinsleri ve taşıma mesafesi de dikkate alındığında akaryakıt taşımacılığı dışında deniz yolu rekabet edebilir olamamıştır. Bunun bir nedeni de henüz intermodal taşımaya geçilememesidir” diye konuştu.
Kabotaj hattının önemini de vurgulayan Şişmanyazıcı, “Kabotaj hattı; müdafaa değil, sathı müdafaadır. O satıh dünya denizleridir. Yapmamız gereken filomuzu büyütmek, ödemeler bilançomuzda navlun gelirlerimizi navlun giderlerimizin üstüne çıkarmaktır. Kabotaj, aynı zamanda stratejiktir. Kötü günlerde, krizlerde ülkenin ihtiyaç duyacağı filoyu ihya etmek, gemileri seri şekilde üretecek tersanelere sahip olmak önemlidir” ifadelerini kullandı.